Sosyal yapılandırmacı yaklaşıma göre oyun kavramsal anlamları yapılandırmanın yoğun bir sürecidir. Bu yaklaşımın öncüsü olan kuramcı, Vygotsky, oyunun sadece çocuklara zevk veren bir eğlence eylemi olarak tanımlanmasına iki nedenle karşı çıkar: Birinci neden, çocuklara daha büyük haz veren eylemlerin var olması (Ör: emzik emmek), ikinci neden ise bazı oyunların hiç de haz vermeyen sonuçlar doğurması (Ör: Futbol maçı yapan takımlardan kaybeden takım üyesi için bu oyun çok da fazla haz vermemiştir.) olarak gösterilebilir.
Piaget gibi gelişimi bilişsel gelişim dönemleriyleriyle açıklayan kuramcıların aksine Vygotsky, bir gelişimsel dönemden diğerine nasıl geçildiğinin anlaşılabilmesi için çocukların ihtiyaçlarına ve onları harekete geçiren (motive eden) itici güçlerin incelenmesi gerektiğini savunur. Çünkü bu kuramcıya göre her ilerleme motivasyondaki ve itici güçlerdeki belirgin değişimlerle doğrudan bağlantılıdır. İşte bu değişimler, ihtiyaçların olgunlaşması oyunun ele alınışı açısından da önemlidir. Bunun nedeni de oyun sırasında çocuğun belirli bazı ihtiyaçlarını gideriyor olmasıdır.
Erken yaşlardaki çocuklar ihtiyaçlarını bir an önce giderme eğilimi gösterirler (dürtüsel davranış eğilimi denilebilir). Vygotsky, bu hemen giderilmek istenen ihtiyaçların okul yıllarında gelişim göstermemesi halinde oyun davranışının ortaya çıkmayacağına inanır. Bunun nedeni de gerçekleştirilemeyecek eğilimlerin yaşanmaya başlandığı noktada oyunun keşfedilmesidir.
Mesela yukarıdaki fotoğrafta, mutfakta oynayan bir kız çocuğu görüyorsunuz. Kız çocuğunun oynadığı oyunu dikkatlice incelersek büyük ihtimalle içindeki yemek yapma isteğininin veya çay-kahve servisi yapma isteğinin motivasyon nedeni olduğunu görebiliriz. Yaşı itibariyle ateşe yaklaşması engellenen bu çocuk, muhtemelen evde ocağın yanına yaklaştırılmıyordur ve de çay-kahve gibi sıcak içeceklere dokunulmasına izin verilmiyordur. Bu sebeplerle de çocuk içindeki bu yemek pişirme-sıcak yiyecek/içecek yapma isteğini kurduğu oyun aracılığıyla gideriyor diyebiliriz.
Okul öncesi yaşların başlarında bir an önce doyurulmayı bekleyen istekler ortaya çıktığında ve bu istekleri hemen doyurma eğilimi kalıcı bir hal aldığında çocuğun davranışı değişir. İsteklerin yarattığı gerilimi çözmek için okul öncesi yaştaki çocuk hayali ve ilüzyonel bir dünyaya girer. Bu hayali dünyada gerçekleşmesi mümkün olmayan istekler gerçekleştirilir. Oyun sırasında çocuk, normal şartlar altında elde edemeyeceği isteklere ulaşabileceği hayali bir durum yaratır. Bununla birlikte, oyunun doyurulamayan tüm istekler sonucunda ortaya çıkacağını söylemek de doğru olmaz. Oyun, çocuğun tekil ve anlık ihtiyaçlarından kaynaklanmaz, geçici, dürtüsel durumların itici gücüyle ortaya çıkmaz (Ör: Ali, Ahmet'i yeşil bir küple oynarken görüp, bu küpü elde etmeye çalışırken yaptığı davranış Vygotsky'nin oyun tanımına girmez.). Oyun, genel kavramlarla ilgili olarak ortaya çıkan ihtiyaçlarla ilgilidir (Ör: araba kullanmak isteyen bir çocuk spesifik olarak bir arabayı değil genel olarak tüm arabaları kullanmak istediğinde bu isteğine erişmek için hayali dünyasında araba kullanarak bunu oyununda sergileyecektir. Bu durum Vygotsky'e göre oyundur.)
Yukarıda belirtilen temel görüşten yola çıkarak Vygotsky oyunla ilgili önceki görüşleri üç açıdan yetersiz görür:
1) Oyunu sembol olarak kabul eden görüş, oyunu gerçekleri genelleyen bir işaret sistemi olarak ele alma tehlikesine düşer. Bu eğilimdeki görüş doğrultusunda, Vygotsky, çocukların işaretleri yazamayan ancak işlemler içinde onları kullanabilen cebircilere benzetir.
2) Bilişsel süreçlerin önemini vurgulayan görüşler çocuğun eylemlerinin altında yatan motivasyonu ve bu eylemlerin koşullarını göz ardı eder.
3) Sosyal yapılandırmacı yaklaşımın öncesindeki görüşlerin oyunun sonraki gelişim aşamalarındaki rolünü anlamamıza katkı sağlamamaktadır.
* Bu post bir Vygotsky'e göre Oyun yazı dizisinin ilk yazısıdır.
** Verilen örnekler (ki bunlar bana aittir) haricinde diğer tüm fikirler Vygotsky'e aittir. Kaynak olarak kullanılan makalenin İngilizce versiyonuna yazının başlığına tıklayarak ulaşabilirsiniz (Makalenin The Role of Play in Development alt başlığı özetlenerek tercüme edilmiştir.)
***Fotoğraflar benim tarafımdan Poble Espanyol'daki Oyun Panayırı'nda çekilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder