Çeşitli araştırmacılar, yaptıkları çalışmalar sonucunda hayali bir durum içeren oyunun kurallı oyun olduğu sonucuna varmışlardır. Herhangi bir formdaki oyunun dâhilindeki hayali bir durum kendi içinde davranış kurallarını zaten barındırır, her ne kadar bu kurallar önceden oluşturulup ortaya açıkça konmamış olsa da. Günlük yaşamda çocuğun farkına varmadığı şeyler hayali durum içersinde kural bir davranış haline gelir. Hayali bir davranış içeren bir oyun varsa bu durum sırasında ortaya çıkan kurallar da var demektir. Hayali bir durum dâhilinde çocuğun kuralsız davranabileceği nosyonu yanlıştır. Bununla beraber araştırmalar göstermiştir ki kurallı oyun olarak adlandırılan oyunlar da özlerinde hayali bir durum barındırırlar. Her hayali durum davranış kuralları içerdiği gibi her kurallı oyun da hayali bir durum içerir (Ör. Satranç oyunu kurallı bir oyundur. Bununla beraber hayali durumlar da içerir, mesela atın piyonu yiyebilmesi gibi.)Açık hayali durum ve örtük kurallı oyundan, açık kurallı oyun ve örtük hayali duruma geçiş çocuk oyununun gelişimini çerçevelendirir.
Hayali bir durumun yaratılması çocuğun durumsal sınırlılıklardan kurtulmasının ilk göstergesidir. Oyun sırasında çocuk gerçek bir durum içinde yabancılaşmış anlam doğrultusunda eyleme geçer. Bununla beraber, oyun kendi içinde bir ikilem taşır. Oyun esnasında çocuk, oyun haz almakla bağlantılı olduğu için, hem yapmak istediği şeyi yapar hem de kendini kuralların emri altına sokarak isteklerinden vazgeçmeyi ve böylece kurallara uyarak dürtüsel eylemlerde bulunmayı bırakmayı öğrenir. Oyun çocuk üzerinde mevcut dürtülere karşı davranması için sürekli bir talep yaratır. Çocuğun kendi üzerinde kontrol sağlaması (öz-kontrol) oyun sırasında ortaya çıkar. Oyunda bulunan ve hemen elde edilmek istenen çekici şeylere karşı koyduğunda çocuk maksimum irade gücünü gözler önüne sermiş olur.
Bir kurala boyun eğmek ve hemen doyurulmak istenen bir dürtüye karşı koymak çocuğun oyundan maksimum oranda doyum almasını sağlar. Oyunun temel özelliklerinden biri de bir kuralın bir arzuya dönüşmesidir. Kural bu durumda dürtülere üstünlük sağlar çünkü oyun sırasındaki en güçlü dürtü haline dönüşür. Böyle bir kural, içsel bir kuraldır, kendine hâkim olma ve hür irade ile ilgilidir. Çocuğun uymak zorunda olduğu fiziksel bir kanun değildir. Kısacası, oyun çocuğa yeni arzu modelleri sunar. Çocuklara, kurgusal “ben”leri, oyun içindeki kurgusal rolleri ve oyunun kendi kuralları ile bağlantı kurarak arzulamasını öğretir. Böylece oyun, çocuğun gelecekte gerçek eylemlerin ve ahlakın temel seviyesini teşkil edecek kazanımlar elde etmesini sağlar.
* Bu yazı Vygotsky'e göre oyun yazı dizisinin üçüncü yazısıdır.
**Dizinin 1. yazısının başlığına tıklayarak ulaşabileceğiniz makalenin ilgili bölümünün özet çevirisidir.
*** Tüm görüşler Vygotsky'e aittir.
**** Fotoğraflar benim tarafımdan 2008 yılı sonunda Tona, Catalunya'da gerçekleştirilen bir oyun panayırı sırasında çekilmiştir.