"Her çocuk doğuştan bir birey olarak ve karakteriyle dünyaya gelir. Zorla doğrulttuğunuz ilk kimlik silahı olan kaşık, baş yana çevrilerek ve geri teperek patlar ya da kusulur. Hayır, sizin çocuğunuz bir anda "The Exorcist" adlı filmdeki Linda Blair'e dönüşmedi. Aksine, çocuğun özgür kimliği, aç olsa da bu mütecaviz eylemi reddetti. Beden sahillerine yapılan bu apansız saldırıyı başarılı bir şekilde, hem de kelimenin tam anlamıyla üstünüze geri püskürttü. Ne zaman çocuğunuz sizden yıldı ve zorla da olsa ağzındakini gevelemeye başladı, işte o zaman savaşı kazanmaya başladınız. Kendinizden bir parça yaratmakta başarılı oldunuz, ama kendinizin bir kopyasını mı isterdiniz, yoksa daha özgün ve gelişkin bir varlığı hayata hazırlamayı mı?
(Resim Kaynak: http://akmdesignstudio.com/)
Çocuk yemeye başladığı anda, bedeni üzerindeki ilk savaşta kaybettiğini anladı. Bu, egemen gücün (ebeveyn) istila, asimilasyın ve sömürgeleştirme hareketinin sadece başlangıcıdır. İleride, çocuğun iyiliği için olduğu zannıyla yeni ve daha gelişkin manevralar uygulanır ve artık egemenlik etkisine girmeye başlayan erken, sadece yıldıran sözlerinizle bile oflaya puflaya da olsa telkinlerinizi uygulamaya başlar. Bunların en zarasız görünenlerinden biri, "Terliğini giy, yavrum. Çıplak ayakla dolaşılmaz"dır. Çocuk olmanın en güzel yanlarından biri olan özgürlük duygusu güvenlikle takas edilmiş ve yalın ayak, başı kabak çocuktan seri imalat- uygar ama köle insan- modeline ilk uyarlama yapılmıştır."
(Hayat Seni Cümle İçinde Kullandı, Hakan Urgancı, syf.101)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder