12 Aralık 2009 Cumartesi

Eğitim Kurumlarının İyileştirilmesi için Gereken Sorumluluk, Özerklik ve Değerlendirme: İsveç Örneği (2)

Bir önceki yazımın sonunda okuyucularıma birkaç soru sormuştum. Henüz bu sorularımın cevabını kendim de bulmuş değilim. Bununla beraber uzaktan bakınca bile Türk eğitim sisteminin çok da iç açıcı bir durumda olduğunu söyleyemiyorum. Toplumumuzda ayrımcılık almış başını giderken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konu hakkında ne gibi müdahaleler yapmayı düşündüğünü merak etmiyor değilim. Neyse ben şimdilik konuma geri döneyim, Mats Ekholm’ün konferansını kaldığım yerden anlatmaya devam edeyim.


Okullarda her sene genel bir değerlendirme yapılır İsveç’te.


Bu değerlendirme, yılsonunda öğretmenler tarafından elde edilen sonuçları ve derinlemesine yapılan çalışmaların kalitesini kapsar. Verilen eğitimin kalitesinin gözden geçirilmesi olan bu sürecin sonucunda hazırlanan rapor Kommun tarafından hem internette yayınlanır hem de Eğitim Bakanlığı’na sunulur.


6. sınıfa (12 yaş grubu) kadar öğrencilere not verilmez. Dolayısıyla sınıf geçme de 6. Sınıfa kadar bir not sistemi kullanılmamaktadır. Öğretmenler öğrencilerinin bilgi dağarcığını sınarlar ve öğretmenlerin öğrenciler hakkındaki değerlendirmesine tam güven duyulur. Öğretim döneminin ilk yarısı bittiğinde öğretmen-öğrenci-veli toplanır ve öğrencinin ilk dönemdeki gelişimi üzerine konuşulan bir değerlendirme toplantısı yapılır. (Geçmiş yazılarımdan birinde analizini yaptığım “Sınıf” adlı filmde de öğrenci temsilcileri öğretmenlerin değerlendirme toplantılarına katılıyorlardı. Ben de öğrencilerin değerlendirme toplantılarında yer alması fikrine çok sıcak bakıyorum. Kendi durumuyla ilgili geri bildirim alması öğrencinin ileriki süreçte başarı veya başarısızlıkları ile ilgili farkındalık düzeyinin yükselmesini sağlayacaktır. Kendi öğrenim hayatında sorumluluk yüklenmesi için öğrenciye değerlendirme toplantılarında söz hakkının verilmesi gerekir.)


3. ve 5. Sınıfın sonlarında İsveççe ve Matematikten, 9. Sınıfın sonunda İsveççe, Matematik ve İngilizce derslerinden olmak üzere ülke çapında genel bir sınav uygulanır. Bu sınavın amacı öğretmenlerin öğrencilerini değerlendirmesine ve ülke geneline göre öğrencilerinin elde ettikleri başarıya bakarak öğretmenin kendisini de değerlendirmesine yardımcı olmaktır. İsveç ayrıca yapılan uluslar arası sınavların da verilerini kullanır. Gerek yerel, gerekse uluslararası değerlendirmelerin sonuçları okullarla ilgili kamuoyu tartışmalarında medya aracılığıyla kullanılır. Eğitimle ilgili elde edilen her tür sonuç her seviyedeki politikacı tarafından da önemli bir veri olarak kabul edilir ve konuyla ilgili tartışmalarda politikacılar tarafından bu veriler kullanılır. Bu tip veriler politikacılar tarafından kullanılmadan önce, öğretmenler politikacılara değerlendirme sonuçlarını nasıl yorumlayabilecekleri ile ilgili gerekli eğitimi de verirler. Değerlendirme verileri öğretmenler tarafından maaşlarına zam istemek gibi konularda veri olarak kullanılır (Ör. Öğrencilerimin %95’i başarılı, bir zammı hak ediyorum gibi.) Veliler ise çocuklarının gidecekleri okulu seçerlerken bu verileri göz önünde bulundururlar (İsveç’te devlet okullarının yanı sıra %10 oranında özel okul (free standing school) vardır). Okulun ve öğretmenlerin elde ettikleri değerlendirme sonuçları üç yılda bir yapılan teftiş sürecinde de kullanılır.


Okulu nispeten yavaş işleyen bir organ olarak tanımlayan Ekholm, yapılan değişikliklerden iyileştirici sonuçlar elde edilebilmesi için en azından 3 yıl beklenilmesi gerektiğini vurguladı.


İsveç’te öğretmenler,

·3-6 yıl boyunca aynı öğrencilerle devam ederler. (Aynı öğretmeni takip etmenin çatışma çözümü becerilerini geliştirdiği kabul ediliyor.)

·Öğrenme temelinde liderlik ederler.

·Her öğrencinin gelişimini bireysel olarak takip eder, bireysel eğitim planları hazırlar.

·Her sene 13 gün hizmet içi eğitime tabii tutulurlar.

·Ailelere olduğu kadar öğrencilerine de geri bildirim verirler.

·Öğrenmeye devam ederler.

·Ders verirler.

·Öğrenmeyi teşhis ederler.

·Öğrenme sürecinde önderlik ederler.

·Diğer yetişkinlerle işbirliği yaparlar.

·Yerel organizasyonun işleyişini anlarlar.

·Kamu alanlarında kendilerini gösterirler (ki öğretmenlik mesleği itibarını kaybetmesin, vatandaşlar tarafından bu mesleğin kıymeti bilinsin.)


Öğretmenlerin Çalışma Saatleri:

-Haftada 35 saat okulda bulunmak zorundalar, bu 35 saatin

-Okul öncesi kurumlarda 25 saati, ilköğretimde (grunskool) 26 saati, lisede (gymnasium) 21 saati ve

üniversitede 10 saati öğrencilerle sınıfta geçirmeyi kapsıyor.


Öğretmen maaşları bireysel, yani kişiye göre maaş politikası güdülüyor. Kommun ve öğretmen sendikaları tarafından belirlenen kriterler (takım lideri –zümre başkanı olma-, öğretmenlerin bilgi dağarcığına katkı sağlama vb.) doğrultusundan öğretmenle yapılan görüşmeler sonunda maaşla ilgili son kararı şeffaf bir şekilde okul müdürü alıyor. İsveç, özellikle doğa bilimleri alanında öğretmene ihtiyaç duyuyor. Sosyal bilimler öğretmenleri ise iyi bir okulda görev almak için zorlu bir yarışa giriyorlar.


Öğretmenlerin görevleri:

-Öğrenme hedefli eylemlerde bulunulur.

-Kendisini ve diğerlerinin tepkilerini gözlemler

-Davranışların sonuçlarını analiz eder.

-Öğrenilen dersleri sınıflandırır, düzenler.

-Yaşantıları sistematikleştirmek adına günlük tutar, ve geçmiş uygulamalardan öğrenilenleri gelecek

durumlarda kullanır.


İsveç’te okul liderleri (müdürleri),

·Açık görüşlü, içsel olarak demokratik, yüksek düzeyde profesyoneldirler.

·Eğitim alanında lisans sahibi olmaları gerekmez. Pedagojik yetkinliklere sahip olmaları yeterlidir.

·Aktif olarak müdür olarak çalışmaya başlamadan önce, okullarda liderlik pozisyonunda staja tabii

tutulurlar. Çalışmaya başladıkları ilk yıl süresince derinlemesine eğitim alırlar. Daha sonraki süreçte de

yıllık hizmet içi eğitimlere katılırlar.

·Ders verme zorunlulukları yoktur. İsterlerse okul içinde derse girebilirler.

·Aynı okul içersinden seçilmezler. Okul müdürlerinin %80’i daha önce çalıştıkları okulun müdürü

olmazlar, başka okullara müdür olarak atanırlar.

·Çoğunlukla kadındırlar. En erken 45 yaşında bu pozisyona getiriliyorlar. 65-67 yaş aralığında emekli

olurlar.


Okul liderlerinin görevleri:

-Okul ideolojisini yapılandırmak.

-Okul takvimini, görevleri ve iş bölümünü yapılandırmak.

-Değerlendirme işlemlerini yönetmek.

-Anlaşılır tepkiler göstermek.

-Yönetimsel ve ekonomik çözümler yaratmak.

-Kurum içersindeki ilişki örüntülerini belirlemek.

-Okul çerçevesinde meydana gelen çatışmalarla ilgili çalışmak (öğretmen-öğrenci, öğretmen-veli, öğrenci

öğrenci, öğretmen-öğretmen, öğretmen-kurum arası çatışmalar).

-Okul yapısını geliştirmek, geliştirirken bu yapıyı korumak, yapının devam etmesini sağlamak.


Yerel bir organizasyon olan okul içersindeki önemli faktörler:


·Ortak amaçlar

·İletişim sistemi

·Gruplandırmalar

·Karar alma sistemi

·Zaman ve bütçe

·Normlar

·Değerlendirme düzenlemeleri

·Ödül sistemi


Okullarda sınıf yok. Bunun yerine “Eğitim Grupları” kavramı kullanılıyor. Gruplandırmalar biyolojik yaşa göre yapılıyor olmakla birlikte farklı yaşlardaki çocukların karışmaması bir tartışma konusu olarak ileri atılmış (Vygotksy, çocuğun yakınsal gelişim alanını kullanabilmesi için, onun ya kendinden yetkin bir yaşıtıyla ya da kendinden büyük kişilerle etkileşim içinde olması gerektiğini belirtir. Bu fikirden yola çıktığımızda, biyolojik yaş gruplarının kısıtlılıklarından en belirginine ulaşmış oluruz. ).


Eğitim grupları mevcutları: 7-11 yaş arasında en fazla bir grupta 20 öğrenci, 15-17 yaşlar arasında bir grupta en fazla 25 öğrenci bulunabiliyor. Mevcut sayısı kommunlara göre değişiklik gösterdiği için verilen bu rakamlar ortalama değerler. Bununla beraber ülke ortalaması düşünüldüğünde 1 öğretmene 7 öğrenci düştüğü görülüyor. (1 öğretmene 7 öğrenci düşmesi, öğrenci sayısının azlığını mı, öğretmen sayısının fazla olmasını mı gösteriyor bunu bilemiyorum. Ancak 1 e 7 oranı Türkiye için –ki öğrenci nüfusu milyonları buluyor- bir rüyada bile bence ulaşılamayacak bir oran. Ayrıca bu oran, eğitimin kalitesi ve öğrenci-öğretmen ilişkisinin boyutlarıyla ilgili de ipucu vermiyor değil.) Sınıf tekrarlama yüzdesi %1-%1,5 arasında. Sınıf tekrarı ekonomik kayıp olarak görüldüğü için eğitim sistemi sınıfta kalmaya izin vermeyecek şekilde düzenlenmiş. Bununla beraber bu %1-1,5’luk oran genelde hastalık ve devamsızlık nedeniyle ortaya çıkmıştır.


İsveç’te okulları iyileştirmek kommun’ların sorumluluğunda. Teftiş süreci, genelde alınan kötü sonuçların nedenlerini sorgular. Her ne kadar İsveç Eğitim sistemi elde ettiği sonuçlar bakımından ideale yakın bir görünümde de olsa kendi içinde yeniliğe ihtiyaç duymuyor değil. En son 1994 yılında müfredat değişmiş (ve yirmi senede bir değişme eğilimi görülüyormuş). İsveç eğitime inanıyor ve eğitim sistemi müdürlerine ve öğretmenlerine büyük sorumluluklar yükleyip özerk davranmaları için onları teşvik ediyor.


Her sistemin şüphesiz kendi içinde eksiklikleri var. Hiçbir eğitim sistemi hitap ettiği toplumdan bağımsız olarak ele alınamaz. İşte bu yüzdendir ki X ülkesinin eğitim sistemi Y ülkesine birebir uygulanamaz. Bu nedenle de İsveç eğitim sistemi Türkiye için doğrudan bir model olamaz (kültürel, ekonomik, sosyal farklılıklar nedeniyle). Ancak sistemin yapılanmasında söz hakkı olanlara bazı konularda örnek teşkil edebilir. Bence öncelikle güven ve özerklik konusunda sistemi oluşturan bireylerin kendilerini bir daha gözden geçirmesinde fayda var. Acaba müdürler öğretmenlerine, öğretmenler müdürlere, veliler hem müdüre hem öğretmenlere, öğrenciler hem öğretmenlerine hem de kendilerine ne kadar güveniyorlar? Bunu bir sorgulamak gerekiyor. Güven olmadan başarıya ulaşmak çok zor. Kendine güvenen bireyler yetiştirmek istiyorsak eğer öncelikle bize duyulan güvene hissetmeye ihtiyacımız var.

Çocuklarımızı emanet ettiğimiz eğitim sistemine ne kadar güveniyoruz? Bu sorunun cevabını başka bir yazımda tartışmak üzere şimdilik satırlarıma son veriyorum. Ben burada yazımı bitirirken siz lütfen şimdi 5 dakikanızı ayırıp yazdıklarımdan yola çıkarak kendi eğitim süreciniz hakkında biraz düşünün. Peki siz ne kadar güvenilirsiniz?


**Der Schulbus: Okul Servisi isimli karikatür http://www.homeschooling.de/images/schulbus.gif siteden alıntıdır.

*** İtalik karakterle yazılan kısımlar benim kendi görüşlerimdir. Normal karakter kullanılan kısımlar konuşmanın özetini oluşturmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder