Bu sıcak yaz günlerinde, Türkiye'nin keyifsiz ve moral bozucu gündeminden birazcık da olsa uzaklaşabilmeniz için bu yazımda yine eğitim ve psikoloji konularına dokunduran karikatürlere yer vereceğim. Karikatürlerde Eğitimsel ve Psikolojik Dokundurmalar başlıklı yazımda bir kaç karikatüre yer vermiştim. Aradan uzun zaman geçmiş ve ben beğendiğim karikatürleri paylaşmayı atlamışım bunu farkettim. Oysa ki bir ara ciddi ciddi karikatür toplama işine girmiştim. Çocuk ve eğitim konulu karikatür kitapları edindim ama itiraf ediyorum ki çoğunu henüz inceleyemedim. Ancak Penguen dergisinde uzun zamandır takip ettiğim Penguen Çocuk köşesi kitap haline gelince ilk işim buraya gelen bir arkadaşımdan bana kitabı getirmesi oldu. Elime ulaşır ulaşmaz da okumaya başladım. İçinde bir çoğumuzun geçmişte karşılaştığımız gerçeklikleri çok yerinde tespit edip görselliğe vurmuşlar. Bana da burada ilgi alanıma girenleri paylaşmak düşer...
Daha geçen hafta burada yaşayan bir Türk anne ile konuşuyorduk." Burada kendi kültürümle çocuk büyütmem çok zor. Keşke biri el atsa da en azından çocuklar için ayda bir Türk büyükleri, Türk kahramanları konulu bir şeyler yapsa çocuğum kültürünü tanısa, çok üzülüyorum Nasrettin Hoca fıkralarını tanımayacak" diye benimle dertleşiyordu. Bu karikatürü görünce bu hoş muhabbetimiz aklıma geldi. Spiderman gibi dünyadaki kötülere kafa tutan bir kahraman varken hangi çocuk "bir garip keloğlan" olmak ister? Kendi kültürümüzü çocuklar için çekici kılmak için ne yapabiliriz diye düşünmeye başladım bu karikatürü gördükten sonra.
Resim derslerinde bile ezbere temellendirilmiş eğitimimiz de farkına varmamışız. Kaçınız acaba resim dersinde bir manzara çiz dendiğinde yukarıdaki karikatürdeki gibi bir resim çizmemiştir? Valla ben senelerce sadece bu tip manzara resimleri çizdim, sanırım tek fark evi biraz daha küçük yapıyordum ve dağların sağına koyuyordum. Şaka bir yana seneler sonra anlıyorum ki resim dersleri içimizdeki ressam potansiyelini keşfetmek için değil de boşluklar dolsun diye verilmiş sanki. Ama yine de hakkını yemeyeyim lisemin, dönem arkadaşlarımın içinden ilgiyle takip ettiğim ressam arkadaşlar çıkmadı değil.
Bu karikatürü gördüğümde aklıma RTE'nin başlattığı "çocuklar dindar değil de tinerci mi olsunlar?" tartışması geldi. Çocuklar dindar mı olur tinerci mi olur şu anki toplumsal huzursuzlukla onu bilemem ama hayallerindeki atı yapmaları için önce hayal kurabilmelerinin gerektiğini ve ailelerininde bunun için onların hayal gücünü destekleyici davranmaları gerektiğini bilirim. Tüm çocuklar, hayal kurmaları için baliye ihtiyaç duymadıkları bir yaşama sahip olmayı haketmiyorlar mı?
Bir çocukları hakkında konuşurlarken "biz" formatında konuşan annelerden, bir de çocuğuna "aşkım" diye hitap eden annelerden hep korkmuşumdur. Ama bu karikatürü görünce aklıma onlar değil, anaokullarında öğretmenlik yapan ve öğrencilerine "aşkım" diye hitap eden öğretmen kılığına girmiş ana yarısı figürler geldi ki, üzgünüm sizler var oldukça ben size karşı olmaya devam edeceğim. Çocukların psikolojileriyle nasıl oynadığınızdan haberiniz yok ve bunu size biri anlatmalı. Bir gün yüzyüze gelirsek ben size anlatırım...
Bu karikatürü görünce aklıma okulda gereksizce üzerinde durulan kılık kıyafet kuralları aklıma geldi. Zamanında gömlek eteğim, eteğimin dışında olduğu için evine disiplin kağıdı gitmiş bir öğrenci olarak daha sonra farklı ülkelerde serbest kıyafetle öğrencilerin ne kadar kaygısızca okula gidebildiklerini ve saygının böyle saçma sapan kurallarla kazanılmayacağını gördüğümde eğitim sistemimizde hala yer alan katı disiplinci hocaların varlığından dolayı onların öğrencileri adına ben üzüldüm...
Zamanında sınıf arkadaşlarım en uzun ödevi ben yazdım ya da sınavda en uzun cevapları ben yazdım yarışına girerdi. Ben ise hep nicelik mi nitelik mi sorusunda niteliğin önemine vurgu yaptım. Hiç bir zaman hızlı okuyamadım, sınavlara hazırlanırken de bir kere okuduğuma ikinci kez geri dönmedim. Peki ya siz çocuğunuza bu konuda nasıl mesajlar veriyorsunuz?
İletki-Pergel-Gönye üçlüsü her sene aldığım hiç bir kere bile kullanmadığım aletler topluluğudur. Eğitimde zamanında ne gereksiz harcamalar yapmışız. Ortaları boş kalan lise defterleri, vs... Sahi hala var mı, şu kadar ortalı şöyle defterler istiyorum diyen öğretmenler? Öğrencilerine kullanacakları defterlerde bile özgürlük tanımayan öğretmenlerden özgür düşünce gelişimini desteklemeleri için ne bekleyebiliriz ki?
Çocuğunuzun otomatik pilota takılmasını istemiyorsanız sorularınızı sorarken kullandığınız kelime haznenizi zenginleştirin. Her gün aynı soruları sorarsanız, aynı cevapları almanız çok normal.
Her ne kadar lise yaşlarında çocuklar kendi seçimleri doğrultusunda arkadaşlık kuruyorlarsa da özellikle okul öncesi yaşlarda ve ilköğretimin ilk kademesinden çocuklarınızın arkadaş seçiminde ne kadar söz hakkınız olduğunu düşünün. Peki ya sizin çocuğunuz aterisi olmayansa??
Bu postluk bu kadar karikatür yeter. Umarım üzerinde düşünmek isteyeceğiniz bir kaç soruna parmak basmışımdır.
Mizah dolu bir yaz dilerim herkese...