3 Ekim 2010 Pazar

Haklarımızı Oynayalım, Onları Öğrenelim (Yetişkinlere de Öğretelim)

Eylül ayının ilk haftasında İstanbul’da yapılan 17. Uluslararası Eğitimde Yaratıcı Drama Semineri ve Kongresi’ne dinleyici olarak katıldığımdan size bahsedememiştim. Aslında İstanbul’daki son gecemde bir yazı yazıyordum, yetişmedi yarım kaldı. Gecikmeli de olsa ileriki yazılarımda bu kongreden size daha detaylı bahsedeceğim. Bu yazımda ise kongredeki iki oturumun konusu olan çocuk hakları üzerinde yoğunlaşmayı tercih ettim. Geçen hafta Barselona şehrinin en önemli festivali La Merce’de de bu konudaki çalışmalardan bir iki örnek görünce bu konuyu ele almanın zamanının geldiğini anladım. Nitekim çocuk hakları sadece okullarda öğretilemez, ev içersinde başlar, okulda devam eder ve bu öğrenme süreci içinde yaşanılan sosyal çevreden de destek görürse uygulamaya geçer. Yoksa her şey kağıt üzerinde kalır. Hakların hayata geçmesindeki en önemli faktör şüphesiz bilinçlenme, farkındalık kazanma ve bu bilişsel düzeydeki bilgiler davranış düzeyine aktarabilmek için günlük hayatta pratiğe dökmek.

Yazımdaki amacım, çocuk hakları maddeleri şudur, tarihçesi budur gibi detaylara girip sizi detaylarla boğmak değil. Bu konuda bilgi eksikliğiniz olduğunu düşünüyorsanız google’a “çocuk hakları” yazdığınızda eminim karşınıza yüzlerce belge çıkacaktır. Bu yazımda çocuk hakları konusunda çocuklarla çalışmak isteyenler için birkaç materyal/oyun tanıtmak ve “Bakın işte aslında bu yola baş koydunuz mu, hem araç var, hem de bilgi. Yeter ki üşenmeyin ve harekete geçin. Denemekten korkmayın” gibi mesajlar vermek.

Öncelikle Türkiye’den güzel birkaç örnek ile başlayayım:

Drama kongresinde dinlediğim ilk oturum Katıldığım ilk oturum “Haklarımı Oynayarak Öğreniyorum: Çocuk Hakları Üzerine Bir Çalışma” başlığını taşıyordu. Bu oturumda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Üsküdar şubesi bünyesinde 8-11 yaş grubundaki 18 öğrenciye verilen etkileşimli eğitim metotlarının (işbirliğine dayalı grup çalışmaları, rol oynama vb.) kullanıldığı 5 haftaya yayılmış toplam 9 saatlik eğitimden bahsedildi. Eğitim materyali geliştirmede kullandıkları bir internet sitesinden bahsettiler. Bu siteden çocuk haklarıyla ilgili güzel görsel materyallere ulaşabilirsiniz. Çocuklara hikaye yoluyla haklarını anlatmak isterseniz kullanabileceğiniz kitap iseBalıklara Yüzmeyi Öğreten Denizismini taşıyor. İstanbul’da tatildeyken bu kitabı 6-7 tane büyük kitapçıya sordum ve maalesef hiç birinde bulamadım. Kitaba ulaşmak için internet üzerindeki kitapçılara bakmanız gerekebilir. Bu sunumda dikkatimi çeken diğer bir bilgi ise öğretmenlerin çocuk haklarıyla ilgili bakış açısının değerlendirildiği bir akademik tez idi. Bu tezden ayrıntılı bahsedilmedi ama tezin ortaya çıkardığı bilgilerden olan öğretmenlerin çocuk hakları konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıkları vurgulandı. Bu teze YÖK’ün tez araştırma sayfasından ulaşmaya çalıştım ancak tam metin indirilemiyor. Yine de konuyu merak edeniniz varsa ulaşım detayları şöyle: Öğretmenlerin ve öğrencilerin çocuk haklarına bakışının değerlendirilmesi” Nurgün Çetinkaya, Danışman: Prof. Dr. Ayla Oktay Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.

Çocuk hakları eğitimi verilirken nelere dikkat edilmesi gerektiğiyle ilgili verilen örnekte çok ilginçti. İstanbul’da bir okulda (ki özel okuldu yanılmıyorsam) verilen çocuk hakları eğitimi sonunda, çocuklar elde edemedikleri haklar ve istekleriyle (ör. Kantin fiyatlarının çok yüksek olması gibi) ilgili protesto gösterileri yapmaya başlamış. Okul idaresi bu durumu nasıl yönetebileceklerini bilememişler. Bu örnekten de anlayabileceğimiz gibi, çocuklara haklarını öğretmek yolun sadece başlangıcı. Bence daha da önemlisi çocuklar üzerinde otoritesi olan yetişkinlere bu hakları içselleştirmek ve onların bu hakları hayata geçirmeleri için gerekli olan davranışsal donanımı kazandırmak.

Türkiye’de gerçekleşecek diğer bir sevindirici etkinlik de 1. Türkiye Çocuk Hakları Kongresi. 26-28 Kasım 2010 tarihlerinde Çocuk Vakfı organizasyonuyla yapılacak kongrenin detaylarına vakfın internet sitesinden ulaşabilirsiniz. Ben şöyle bir göz attım, içeriğinin çok zengin olduğunu gördüm. Katılım şartlarına uygun profildeyseniz mutlaka bu kongreye katılmanızı öneririm. Eminim alanda disiplinler arası paylaşımların yapılacağı bu platformdan güzel meyveler çıkacaktır.

Çocuk Haklarının çocuklara öğretilmesinde kullanılabilecek diğer bir kitapçık da UNICEF tarafından yayınlanmış. Çocuk Haklarına Yolculuk isimli bu kitapçığa buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Kongrede katıldığım ikinci oturumda Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi’nin yaptığı çalışmalardan bahsedildi. Bu yazımda size birbirini tamamladığını düşündüğüm iki çalışmadan bahsedeceğim. İlki, daha önceki yazılarımın birinde bahsettiğim Compasito isimli çocuklar için insan hakları eğitimi kılavuzunun Pusulacık ismiyle Türkçeye tercüme edilmiş olması ve uyarlama sürecinin devam etmesi. Oturuma dinleyici olarak katılan herkese bu kılavuz kitap ücretsiz olarak dağıtıldı. Eğer siz de bu kitaba ulaşmak ve uyarlama sürecine bir katkıda bulunmak isterseniz konuyla ilgili kişinin detayları şöyle:

Gözde Durmuş
Istanbul Bilgi Universitesi Çocuk Çalışmaları Birimi

Tel: (212) 311 75 66 E-mail:info@cocukcalismalari.bilgi.edu.tr

İkinci çalışma ise “Söz Küçüğün” isimli kutu oyunu. Bu oyunu yaklaşık 45 dakika boyunca 4 kişilik gruplar halinde oynayıp daha sonrasında değerlendirme fırsatı bulduk. Güzel bir amaçla yola çıkılarak hazırlanan, görsel olarak neredeyse kusursuz olan bu oyunun eğitim sürecinde kullanılacağı zaman karşılaşılabilecek eksiklikleri de yok değil. Özellikle ilköğretim ikinci kademe öğrencileri için bu kutu oyununun da dahil edildiği bir İnsan Hakları-Çocuk Hakları eğitim programı hazırlanabilir. yle bir programı hazırlarken özellikle öğretmenin bu konuyla ilgili bilgi donanımının yeterli olması ve eğitim hedeflerine uygun bir şekilde süreci planlaması gerekir. Bu “Söz Küçüğün” oyunu başlangıçta eğitim amaçlı değil, “çocuklar iyi vakit geçirsin, iyi vakit geçirirlerken de bir şeyler öğrenirler nasıl olsa” düşüncesiyle yola çıktığı için öğretmenin bu oyunu nasıl kullanabileceği ile ilgili bir kılavuz verilmiyor. Bu yüzden öğretmenin bu oyunu kullanırken sınıfının özelliklerine ve ne amaçla bu oyunu oynattığıyla bağlantılı olarak adaptasyon yeteneğini kullanması gerekir. Pusulacık ve bu oyun kullanılarak 6-8 oturumluk hem keyifli hem de öğretici bir programın geliştirilebileceğini düşünüyorum.

Eminim Türkiye’de bunlar gibi bir çok örnek vardır. Önemli olan bu örneklerin çocukların hizmetlerine sunulup yaygınlaştırılması. Unutmamak gerek ki raflarda duran kitaplardan, kutularından çıkarılmayan oyunlardan bir fayda gelmez.

Türkiye’deki bu örneklerin ortak özellikleri hedef yaş grubu olarak hep ilköğretim düzeyinin seçilmesiydi. Oysaki Katalunya’da 0-3 yaş gruplarında bile ailelere yönelik olsa da çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Öncelikle neredeyse her eğitim kurumunun girişinde, en görünür yerde çocuk haklarıyla ilgili bir afiş veya bilgilendirici bir not bulunur. Eğitim kurumları dışında çeşitli kuruluşlar fırsat buldukları her anı değerlendirip (ki bu La Merce gibi şehrin en önemli festivali de olabilir, bir oyun panayırı da olabilir) çocuk haklarına yönelik oyunlar ile karşımıza çıkarlar. Burada detaylarını uzun uzun anlatmayacağım birkaç oyunun fotoğraflarını koyuyorum.

Fotoğraflara baktığınızda göreceksiniz ki çocukluğumuzda sıkça oynadığımız basit

TUZLUK oyunu bile çocuk haklarını öğretmek için kullanılabilir. Bazen basit ama işlevsel oyunlarla büyük hedeflere ulaşılabilir.


UNICEF’in standında çocuklara oynattığı oyun da bir nevi ipuçlarını tamamla-soruları çöz ve hedefe ulaş masa oyunu.










Joc yazılı gördüğünüz kartın ön yüzünde : Oyun oynayabileceğimiz ve büyüyebileceğimiz zaman, mekan ve arkadaş sahibi olmaya hakkımız var yazıyor.

Bu oyun kartının arka yüzünde ise: Oyunun bir hak olduğunu biliyor muydunuz? Hem de büyümek için gerekli. Bu nedenle çevrenizde oyun oynarken kullanabileceğinizi düşündüğünüz nesneleri arayın. Bu nesnelerin adını yazın ve bunlarla ne oynardınız not edin. Yazıyor. Bu kart gibi diğer kartların da her birinin arkadasın bir görev/soru var. Bunları tamamlayınca oyun kazanılmış oluyor.


Oyun panayırındaki çocuk hakları oyunları ise biraz da yaratıcılık ve ön hazırlık gerektiren cinsten şeylerdi.

Eşitlik hakkıyla ilgili bu oyunda farklı fiziksel özelliklerdeki çocukların parçalarını birleştirerek başka başka farklı özelliklere sahip başka çocuklar yapılandırmak amaçlanmış.



Bu resimlerde de Çocukların "Dinlenilme, Duyulma, Katılma" hakkını hedef alan bir oyunu görebilirsiniz. Bu oyunu çocuk ve annenin beraber oynaması da bence ayrıca çok anlamlı.









Çocuk haklarıyla ilgili gözlemlerim çoğaldıkça size buradan aktarmaya devam edeceğim. Eğer bildiğiniz böyle güzel uygulamalar varsa lütfen yazımın sonundaki yorum kısmına notunuzu bırakıp konuyla ilgilenen herkesi bilgilendiriniz.

Çocuklar geleceğimiz değil ŞİMDİmizdir. Şimdiki zamanını çocuk hakları çiğnenen bir ülkede yaşayan çocuk gelecek zamanında başkalarının hakkını çiğnerken kendini haklı görür. Geç kalmadan Şimdimize sahip çıkalım, gelecekte ümidimizi kaybetmeyelim…