(Bu yazıyı okumadan önce, 7. yazıyı okumak için tıklayın.)
Artık Türkiye'de resmi Doktor oldum!!!
Mutlu Son Mu? Yoksa Maraton Yeni Mi Başlıyor?
Serinin bir önceki yazısında, yaklaşık bir buçuk sene önce, denklik maceramı anlatmaya başlamıştım. O yazımın altına gelen yorumlardan bazıları sürecin ne olduğunu merak ediyordu. 24 Nisan 2015'te Yüksek Lisans Denklik işlemleriyle başlayan sinir harbim, sabır sınavım 12 Ekim 2016'da Doktora Denklik belgemin imzalanmasıyla mutlu sona ulaştı. Bu geçen bir buçuk senede ömrümden ne kadar sene gitmiştir bilemiyorum ama gerçekten çok zorlandığım, sinirlendiğim, umudumu yitirdiğim günler geçirdim arada. Doktora denklik belgemi alınca bile tam sevinemedim aslında. Çünkü şimdi bir de kadroya atanmak lazım...
Önce Yüksek Lisans Denklik sürecinde başımdan geçenlerle başlayayım...
Belgeleri teslim ettikten yaklaşık 2 ay sonra bir mektup ile Diploma Eki'nin eksik olduğu bilgisi geldi. Diploma Eki'ni İspanya'daki okulum tarihinde henüz vermeye başlamamış. Bunun bilgisini bile almak için kaç kere oradaki program koordinatörümle yazıştım bilemiyorum. Bana gelen cevap şöyleydi: Şubat ayında resmi gazetede yayınlanmış ama sırada yaklaşık 50bin tane diploma eki beklediği için ne zaman veririz bunu kestirmek zor. Bu cevabın bana ıslak imzalı ve mühürlü bir mektupla yollanmasını istediğimde biraz mırın kırın ettiler ama mezunlarınızın işsiz kalmasını istiyorsunuz diye çıkışınca yolladılar sağolsunlar. Bu mektubu kargo ile YÖK'e gönderdikten sonra aylarca mektubu kabul ettiler mi etmediler mi öğrenemedim...
Bu arada benimle aynı Üniversiteden (Uni. de Barcelona) başka bir bölümden mezun olan arkadaşım benim kadar şanslı değildi. Aylarca yazışmadan sonra bölümünden aldığı böyle bir mektup veremeyiz cevabından sonra tam uluslar arası dava açma girişimini başlatmıştı ki YÖK'ün yolladığı resmi mektubu tercüme ettirip İspanya'ya yolladıktan sonra ancak ona lütfedip mektup yolladılar Diploma Eki'ni veremiyoruz yazısını. Bu arada yönetmelik de değişmiş. Benim zamanımda eksik belge teslimi için 30 gün sınırı yoktu. Artık 30 gün zaman tanımışlar. Yoksa sürece yeniden başlamak gerek. Bir süpriz daha. Yeni alınan kararla artık YÖK'e yapılan denklik başvurularından har(a)ç alınıyor. Web sitesinden ne için ne kadar aldıklarını görebilirsiniz.
Eksik belge sürecim tamamlandıktan sonra kanser olma süreci devam etti. Aylarca başvurumun akıbetini öğrenemedim. YÖK'ün telefonlarına ulaşmanın imkanı yok. Araya birilerini sokup süreci hızlandırmayı da denedik, ama ancak bir iki rektörü bu işi başarıyormuş. Onlara da ulaşamadık. Kıbrıs'ta çalışmaya başladığım için Ankara'ya gidip de şahsi olarak soramadım. Bu arada İstanbul'dan bir kadro teklifi aldım ve denkliğim olmadığı için onu kaçırıp Kıbrıs'taki sürgün hayatıma devam ettim... Sonra bir gün YÖK'e yakın bir kurumda çalışan bir arkadaşım bana, dosyama bakan kişinin (İspanya masasına bakan kişi daha sonra değişmiş o yüzden ulaşım bilgisi vermiyorum) ismini ve telefonunu bulabildi. Günlerce aramalarım sonunda telefona baktı ve aslında 24 Nisan'da başvurduğum, Ağustos'ta eksik belgemi tamamladığım denkliğimin Eylül'de çıktığını ancak adrese postalanmasını istediğim ve adresimde olmadığım için postanın geri dönmüş olduğunu ben ancak Şubat ayında öğrendim. Yani YÖK kesinlikle size denkliğiniz çıktı diye haber vermiyor. Sizin takip etmeniz lazım...
Doktora denkliğin ilk adımı olan yüksek lisans denkliğimin çıktığını öğrendikten sonra hemen belgemi almaya gitmedim. Çünkü bürokraside Kuzey Afrika Ülkesi olan İspanya Doktora Diplomamı 1 sene sonra verecekti ve süre Şubatta dolacaktı. Diplomam çıktı mı diye soruşturmaya başladıktan tahminen 2 hafta sonra diplomamın çıktığını öğrenebildim. O arada Üniversite tarihinde bir ilk olan Doktora Diploma töreninin Nisan ayında yapılacağını öğrendim ve diplomamı almak için en uygun zamanın tören olduğuna karar verdim. Ne de olsa bir kadro teklifini kaçırmıştım, ikinci akademik yarı yıl da başlamıştı... (Bu arada Doktoramı yaptığım Uni. Autonoma de Barcelona'da bürokrasi daha şaka gibi... İçerde çalışan iki hocamı devreye soktuğum halde bir tanesi günler sonra bilgiye ulaşabilirken diğerine bilgi almak için randevu almanız gerek cevabını vermişler. Esas bomba da ben diplomamı aldıktan bir ay sonra diplomanız henüz basılmamış diye mail atmalarıydı ki gözümde bürokraside bir kez daha sınıfta kaldılar.)
Diplomanın aslı ve diğer belgeler elimde Üniversiteler Arası Kurul'a gittiğimde bir sene önce tanıştığım görevliler hala aynı masalarında oturuyorlardı. Doktora programım İspanyolca ama tezim İngilizce olduğu için hangi dil puanını alacaklarına karar veremediler, ben de iki dil puanını da verdim (hem DELE'ye hem KPDS'ye girmiştim doktoraya gitmeden önce, o dil puanlarını verdim. Sanırım bu dil puanlarıyla ilgili yönetmelik de değişmiş. En doğru bilgi için ÜAK'ı arayıp öğrenin). CV formatı konusunda da bir kaç soru işaretim vardı. CV'nin ilk sayfasını aldılar, öndeki bilgiler önemli dediler. Bu arada vurgulamak gereken bir nokta da doktoranıza denklik alabilmeniz için doktoranızı yaparken bir şekilde en az 3 sene doktora yaptığınız ülkede yaşadığınızı-bulunduğunuzu ispatlamanız gerekiyor. Part-time yapılan ve bu sırada Türkiye'de yaşanılan doktoralara denklik verilmiyormuş genellikle. Bilginize.
8 Mayıs 2016'da belgeleri teslim ettim ve beklemeye başladım. Siz belgeleri verdikten sonra ÜAK diplomanızı aldığınız kuruma normal posta yoluyla (hem de benim zamanımda taahhütsüz, kayıt numarasız, gerçi şimdi para kıyıp taahhütlü yollamaya başlamışlar sanırım) mektup atıyorlar, sizin hangi alanda doktora yaptığınızı onaylamaları için. Ve bilin bakalım ne oldu? Mektup tabii ki İspanya'ya gitmedi.Öncelikle tanımadığım biri aracılığıyla ÜAK'a ulaşıp hala İspanya'dan cevap gelmediği için başvurumun beklemede olduğunu öğrendim. Sonra da Temmuz ayında İspanya'daki okulumdan araştırmaya başladım. İki hocamdan biri cevaba ulaşamazken diğeri henüz mektup gelmemiş cevabına ulaştı. Doktora Okuluna attığım maile ise 2-3 hafta sonra cevap geldi: Mektup elimize ulaşmadı ama ulaşırsa da cevaplamamız için 23 euro yatırmanız lazım. Devletin istediği ve ellerine henüz ulaşmamı mektuba resmi cevap vermek için okulum benden 23 euro istedi! Ben tabii ki de bu parayı yatırmadım ve beklemeye devam ettim. (Bu arada ÜAK o mektuba e-mail ile cevap verilmesini de kabul ediyor. Eğer cevap ellerine ulaşmazsa başvurunuz kurula çıkamıyor.)
Bu noktada 15 Temmuz Darbe Girişimi olduğunu hatırlatmakta ve bütün resmi süreçlerin aksadığını vurgulamakta fayda var...
Ağustos ayının bir cuma günü saat 12:00 civarı ÜAK'tan beni aramışlar. Daha önce kaç kere arayıp bir türlü ulaşamadığım görevlilere o gün içinde kaç kere aradıysam hep ulaştım gözlerim yaşardı...
(Eğer siz de arayıp ulaşamıyorsanız bir de şöyle deneyin: 0312 266 11 49 - dahili 1106 (bu oradaki görevli amirin numarası); dahili 1107 (bu benim hep konuşmayı tercih ettiğim denklik biriminde yeni görevlendirilmiş Asuman hanımın dahilisi) Kendilerine buradan çooook teşekkür ediyorum. Sabırla beni bilgilendirdiler her arayışımda.
Telefonda bana yolladıkları mektuba hala İspanya'dan cevap gelmediğini ve mektubun gidip gitmediğimi araştırmamı, gittiyse o gün içinde e-mail ile cevaplamalarını, cevap gelirse pazartesi denkliğin kurula gideceğini söylediler. Tabii Türkiye'dekiler Ağustos'ta İspanya'nın milletçe tatilde olduğunun, üniversite kampüslerine bile kilit vurulduğunu bilmiyorlar... Okula ulaşmamın mümkün olmadığını söyleyince o zaman biz şimdi danışmanına mail atıyoruz, o maile hemen cevap verirse biz dosyanı kurula çıkarırız dediler. Ve zamanla yarışım başladı...
Allahtan danışmanımla ilişkim çok iyi, neredeyse aile gibi olduğumuz için her türlü nazım geçer. Bunu bilmenin rahatlığıyla mail attım, whatsappdan yazdım ve beklemeye başladım. (Bu arada danışmanımın mektuba cevap verecek kadar İngilizce yazamadığını dip not olarak belirteyim, gerisini sizin hayal gücünüze bırakayım). Aradan 4 saat geçti. Normalda sürekli online olan kadın ortalıkta yok, Whatsapp fotosu da tropik bir yerden. Dedim kesin saat farkı olan bir yerde... Yandık! Zamanla yarışırken ömrümden kaç yıl gitti bilmiyorum. O cevap yetişmezse bir sonraki kurul 3-4 ay sonra olabilir muhtemelen diye düşünüyordum çünkü!
Saat 16:30 gibi danışmanımdan ses çıktı. Meğer Nikaragua'daymış... Böylece denklik maceram Nikaragua'ya kadar ulaşmış oldu! Orada yaklaşık 1 saat wi-fi bağlantısı aradıktan sonra maile cevap verebildi. Mail gittiğinde saat 6yı geçiyordu ve ÜAK'ta kimse kalmamıştı. Pazartesi öğlen aradığımda dosyamın kurula girdiğini üç dört gün sonra sonuç için aramamı söylediler. Aradığımda bilin bakalım ne oldu???
Gündem yoğunluğundan dolayı kurul denklik belgenizi imzalayamadı. Eylül'de tekrar toplanacak dediler... Yaşadığım çöküşü tahmin edemezsiniz. (Bu arada yeni akademik yıl için 3-4 yerden teklif aldım ve denkliğim olmadığı için hep nasıl ara formüller buluruz sürecinde bir sürü belirsizlik yaşandı. Ağustos'ta belge imzalanmadığı için Güz döneminde atanma şansımı da böylece kaybetmiş oldum. Maddi manevi yaşadığım çöküşten İspanya'yı mı sorumlu tutsam, ÜAK'ı mı sorumlu tutsam bilemedim!!!)
Araya bayram girdi. Eylül ayının son haftası aradığımda Ekim'de arayın dediler. Zaten bir dönem kaybetmiştim artık pek de umursamıyorum diyordum ki başvurmak istediğim bir kadronun son başvuru tarihinin 25 Ekim olduğunu gördüm! O panikle 10 Ekim'de aradım yarın kurul toplanıyor iki gün sonra arayın dediler. İki gün sonra aradığımda ise belgeniz hazır dediklerinde cidden ağlamak istedim! Bir kaç gün sonra Ankara'ya gittim. Belgeyi alırken bu anı ölümsüzleştirmeliyim diyerek fotoğraf çektim.
Bu fotoğraflar Facebook ve Instagram tarihimin en çok Beğeni alan fotoğrafları oldu. Bir çok arkadaşım yaşadığım strese, öfkeye, umutsuzluğa ortak oldu. Hayata tutunmama çok destek verdiler. Onlara buradan teşekkür etmeliyim.
Denklik beklerken bu arada Türkiye'de doktor olduğum tanınmazken Yrd. Doç. Dr. olarak çalıştım. Bürokrasi o kadar çok saçma işliyor ki, illa bir açığı bulunuyor. Hiç bir usulsüzlük, kanunsuzluk yapılmadan bu da mümkün oluyor. Formülü şu: Kıbrıs'a gidip orada bir kadroya atanmak (sakın benim yaptığım hataya düşüp Girne Amerikan'a gitmeyin ama. Rezalet koşullarda dört ay maaşımı alamadan çalıştım. Resmen sürgün hayatı yaşarken akademik amelelik yaptım. Orada yaşadıklarım da belki başka bir blog yazısı konusu olur bir gün.) YÖDAK denklik konusunda YÖK gibi işlemiyor. Ama YÖK ile ortak YÖKSİS'i kullanıyor. Dolayısıyla otomatikman Türkiye'deki sistemde de Yrd. Doç. Dr. görünüyorsunuz. Bu dönem başında da ünvanım aynı kalmak koşuluyla, denkliğim çıkmadığı için part-time okutman olarak çalışmaya razı gelip evime yani İstanbul'a geri döndüm. Geri dönmekle kendim için en doğru kararı verdiğime inanıyorum. Kadro başvurumu da yaptım. Umarım bu kadar bekleyişin, stresin, öfkenin, umutsuzluğun sonu güzel olur. Zira kadroya başvururken topladığım belgelerin ve hazırladığım dosyaların hem maddi hem de zaman açısından bir hayli maliyetli olduğunu da söylemem gerek sanırım.
Bu uzun yazımı sonuna kadar okuyabildiyseniz varın şimdi siz karar verin. Doktora denkliği almak mutlu bir son mu yoksa Türkiye'deki akademik maratonun asıl başlangıcı mı?
Bu yazı ile 8 yazılık Bir Doktora Öğrencisinin İtirafları serisine son vermiş oluyorum. Belki ilerde bir Akademisyenin İtiraflarını yazarım. Kim bilir. Yalnız şunun farkındayım ki itiraf temalı yazı yazmak akademinin bile özgür olmadığı bir ortamda ciddi bir risk aslında... Bu kadar çile çekmek Akademisyen olmak için değer mi diye sorarsanız, kesinlikle değmez derim. Şimdiki aklım 7 sene önce olsaydı doktora yapmazdım. Ama eğer siz başladıysanız bırakmayın. Ben de bırakmadım. Şansım araştırma alanımı çok seviyor olmamdı. Eğer doktora yapmaya başlamadıysanız farklı opsiyonları değerlendirin ve yaşamın tadını çıkarmaya bakın derim!
Bu yazı ile 8 yazılık Bir Doktora Öğrencisinin İtirafları serisine son vermiş oluyorum. Belki ilerde bir Akademisyenin İtiraflarını yazarım. Kim bilir. Yalnız şunun farkındayım ki itiraf temalı yazı yazmak akademinin bile özgür olmadığı bir ortamda ciddi bir risk aslında... Bu kadar çile çekmek Akademisyen olmak için değer mi diye sorarsanız, kesinlikle değmez derim. Şimdiki aklım 7 sene önce olsaydı doktora yapmazdım. Ama eğer siz başladıysanız bırakmayın. Ben de bırakmadım. Şansım araştırma alanımı çok seviyor olmamdı. Eğer doktora yapmaya başlamadıysanız farklı opsiyonları değerlendirin ve yaşamın tadını çıkarmaya bakın derim!